İnci, bir annenin evladıdır!

Duygu Can 30 Eylül 2013

Hayatım boyunca onun mutluluğu için, huzuru için kendi rahatımdan oldum, hayatım boyunca o rahat rahat uyusun diye kalbimin tiktaklarının sesini kıstım.  Kısık kısık atan kalbime, güçlü olması gerektiğini söyleyip onu pıstırdım. O bile unuttu yaşamamın onun sayesinde olduğunu. Bir gün atmayı bırakırsa kendisine yöneltilen emirlerinde biteceğini…

Hayatım boyunca beni sevdiğini sandıklarımı gereksiz hediyelere boğdum. İstedikçe istediler, verdikçe verdim…

Bir gün nefis bir inci hediye ettim, “boncuk” dedi geçti. Oysa inci, bir annenin evladıdır. İnci, suyun derinliğine göre rengini alan, bir canlı tarafından yaratılan nefis bir mücevherdir. Oysa inci, Zümrütten, Yakuttan, Altın’dan manevi olarak en yüksek mertebededir. Oysa ben onu bir Anne’den çaldım, bir istiridyeden… İnci; ucuz, kolay bulunan, imitasyonu çoğunluk olan ama yaradılış hikayesi nefis olan, bana göre en değerli mücevherdir. Sen “boncuk” dedin. Kabul ettim. Hayallerimde yarattığım, hediyemi görünce vereceğin harika tepkiyi de sildim.

Oysa ben senin gecelerinden Karanlık çalıp günlerime yaydım. Gövdemi, senin karanlığının içine yığdım. Sen bir damla daha mutlu ol diye, senden biraz biraz hüzün aldım. Haberin yoktu, söylemedim sana yaptığım feda’ları. Bilerek, isteyerek ezdiğin çiçeklere mezar kazdım, yasını tutsun anası babası diye, gövdelerini yakıp, küllerini denize atmadım. Dinimizin emirlerine karşı durmadım, senin yok ettiklerin onca güzelliği son dualarını okuyup, ellerimle mezara koydum.

Öyle bir yakınlık derecen vardı ki, sevilmek en hakiki hakkındı. Ama ben sana senin olmayı haketmeyen bir sürü sevgiyide ardı ardına verdim. Sana gerekmeyen vakitlerimi sorgu sual etmeden verdim. Dizindeki yaranın kabuklaşmasına izin vermeden, tedavi ettim, hiçbir kötü iz kalmasın üzerinde istedim. Oysa sen benim açık ameliyatlarıma ‘kirlerinle’ müdahele ettin.

Kabul ettim, çünkü seni sevdim!…

‘Seni seviyorum’ der gibi, der kadar basit sevmedim. Ben seni ruhumdaki açık tehditleri göre göre, bile bile sevdim, ben seni bana “sev” emri geldi diye değil, “sev”meyi kendime emrettiğim için sevdim…

Biliyor musun ben senin için hergün Pazar tezgahı kurdum gönlüme, hergün bir tane sattığım duygularım için iade de kabul etmedim. Oysa şimdi nasıl pişmanım, geri alamadığım zamanlarım için, geri alamadığım sevdalarım için, geri alamadığım heveslerim, hayallerim, umutlarım, şarkılarım ve kalbimdeki ışıklar için…

Yorum Yapın