2

Bir tüketici – yönetici rüyası = Erişebilmek!

Duygu Can 22 Şubat 2016

İstediğin zaman, istediğin kadar erişim sağlayabilmek!

Önce bir tüketici rüyasıydı. 7/24 hizmet veren sektörlerin başını çektiği ve sosyal medya ile bilinçaltından giren mesajların birleşimiyle günümüzde artık erişemediğimiz kimse yok!

Tüketicilerin herhangi bir sorununu çözebilmek amacıyla istediğin zaman arayabileceğin çağrı merkezi insanları ile başlayan ve konuşmaların kayıda alınması ikazı ile güçlenen erişilebilirlik, çağımız insanlarının  görevi halini aldı. Tüketiciyken ve hizmeti alırken pek sorun yok hatta ne kadar da güzeldi! Kendini yalnız hisseden insanların bile bir konuşma pratiği yapmak için ulaştığı çalışanlar, konuşurken seslerinin tonunun değişmesine müsade etmiyor, hizmetlerini layıkıyla veriyordu! Ancak zamanla sistemde bozulmalar, çökmeler, yıkılmalar ve sürekli eleman istihdam etmek zorunda kalan firmalar oluşmaya başladı.

Çünkü insan tepkisiz kalmaya dayanamaz! Tahammül sınırların ne kadar geniş olursa olsun, bir noktadan sonra tepkini ses, bakış, ima, söz, mesaj ya da aklıma gelmeyen başka yollarla göstermek istersin! Arz-talep gereği giderek artan müşteri memnuniyeti politikası, çalışan memnuniyetsizliğine dönüştü. Telefonda ya da iş gereği karşılaştığı kişilere tüm yardımı sergileyen çalışanlar, kendi hayatlarındaki tahammül sınırlarını daralttı! Özel hayatına bu nedenle yansıyan sorunların farkında bile olmadan, erişimin en tepede olduğu işlerini titizlikle yapmaya devam ettiler.

Sadece bir tüketici gereksinimi olarak görünen erişilebilirlik, kendini sosyal medyada da var etti. Artık facebook’da sana bir yorum gelirse, onu cevapsız bırakmamak için enerji harcıyorsun. Bir doğum günü mesajına beğenmek ya da yorum yapmak ile geri dönmezsen, arkadaşın kişiliğinle ilgili kesin bir yargıda bulunabiliyor. Kendi başımıza sardığımız erişilebilirlik, koca bir buton olarak beynimizin içinde konumlandı.

Ve yöneticilerin de ilgi odağı olmayı başardı. Yönetici için erişilebileceği çalışanlarının olması, sağ omuz meleklerinin sayısını arttırdı! Her an, günün hangi saati olursa olsun bir email atıyorsa, cevabını alacaktı! Mesajına mesaj, isteğine hizmet ile geri dönen çalışanlar için durum hep enflasyonluydu.

Peki, kendi yarattığımız erişilebilir olma durumumuz, özel hayatımızın içinden bakıldığından nasıl duruyor? Y kuşağı öncesi çocukluk ve gençlik dönemine bakıldığında, sabır ve olgunluk bariz olarak fark edilir. Çünkü biz sabredip, zamanını beklemeyi, aceleci davranmamayı gördük ve öğrendik. Sabırsız bir gençlik varsa, artık onlara sunduğumuz erişilebilir olmak zorunluluğundandır.

Bu kadar erişilebilir olmak da insanlık için  garip bir şekilde yalnızlığın ve bunu hissedenlerin sayısının artması ile sonuç buluyor. Zaman ve mekandan soyut insan tipleri ve bunu talep edenlerin sayısını kendimiz arttırıyor ve kendimiz bu insan tipi içinde durmadan çoğalıyoruz! Bunu bir sorun olarak görmediğimiz ve hatta pek çok açıdan olumlu yönlerini de bildiğimiz için de çözümü ile ilgilenmiyoruz!

Benim kişisel öneri ve isteğim ; bunun sınırının çizilebilmesi, sınırların dışına izinle girilmesi, yeniden sabredecek zamanı bulabilmemiz ve yaşadığımız zamanın, mekanın farkında olabilmemiz dileğiyle…

 

Duygu CAN

Şubat’2016