Hüzünbahar!

Duygu Can 1 Eylül 2014

Ben yazmıyorum,

Hüzün kaleme geliyor. Yoksa benim hüzün yazacak halim yok, elimin hamuru ile hayatın ‘olmaz’ işlerine karışmışım, yüzümün toyluğunu ruhumun artan yaşına adamışım. Benim hüzün yazacak halim yok. !

Sohbahar geliyor diye hayatına hüznü davet ettin şimdi gelmesini bekleyeceksin. Yaşayacağın mutluluklar biraz üstü örtük, azıcık giyinik, çok az da dekoltesiz olmaya başlayacak. Sohbahar’ın sarı-kuru teni, senin gözaltı torbalarına öbek öbek yerleşecek. Hüznünü neşen ile maskelemeye gayret edip, bu sonu gelmiş baharın, mutluluğa dair inanışını halen sağlam kıldığını kendine tekrar etmek zorunda kalacaksın.

Ben yazmıyorum,

Sen mevsimleri bu hüzünlüdür, bu mutludur, bu biraz melankoliktir, bunda alkol alınır, bunda uyunur diye ayırmış ve üstelik buna inanmışsın. Ruhun, artık yaptığın her işe bir hüzün lekesini zoraki bulaştıracak. Sonbahar geldi diye, aşklar felan bi başka olacak, bi efsunlu, bi unutulmayan gözler ortaya çıkacak…

Ben yazmıyorum,

Mevsimler boyu yaşanacakların sınırlarını çizmiş ve kendine dogma yapmış olan sensin. Benim önüme dökülmüş sarı yapraklar yok, bu mevsim ile benim ömrüne eklenmiş extra bir hüzün yok. Benim mutluluklarım halen çırılçıplak. Halen hür ve gerçeğim gülümsemelerimde. Halen samimi içimdeki neşe, avucumun içindeki çizgilerin yönü halen yeşillikler içinde. Doğmayı unutan güneş içimdeki hiçbir yeşil yaprağı sarartmadı, nemini koruyor tüm sevdiklerimle… Halen doğa ile eşdeğer değil duygularım. Ben halen yazım, halen  de bahar!…

Yine diyez basıyor istediğim zaman parmaklarım, halen notalarda sarmaşık bir sevinç. Dualarımın her dildeki anlamı sadece huzur ve mutluluk halen.

Ben yazmıyorum, sen yazdırıyorsun şimdi şu hüznü bana. Sonbahar geliyor diye yüreğine ince bir tülbent serip sineklerden korur gibisin kendini. Hislerine azıcık daha mentol katıp, kokunun yaratacağı kafa karışıklığı ile hüzünleniyorsun. Oysa saçlarımızın üzerinden düşecek  sarı, buruşuk yapraklar bizden umutlu. Toplayıp sulu boya ile onları boyamayı ilkokul müfredatında bile gördüğün halde, düşen yapraklara kendi rengini verebileceğin umudu hiç mi doğmaz içine?! Onu hüzün sanıyorsun ya, o sana gelmez artık!

Bana gel, sohbahar! Ben senden, sen benden umutlu!…

Yorum Yapın