Son-u-bahar!

Duygu Can 21 Ekim 2015

Sadece kolaylaşan pek çok şeye rağmen ‘insan’ olmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Sanki nostalji olan ve önceleri işimize çok yarayan ama teknolojinin hızı ile yerini yenisine bırakan eski vazgeçemediklerimizin ahını alıyoruz. Yeni çıkmış pek çok şeye hızlıca adapte olabilmişken genelde hayatın kendisine adaptasyonumuz azalıyor!

Herşey sıradanlaşıyor, aynılaşıyor, her yüz aynı ifadelerle kendinden soğutuyor. Kiminle konuşsan bir sonrasını isteyip istemediğin hakkında kendini sorguluyorsun. İstemiyorsun bir adım ötede olmak. Hiç başlamamak, Hiç yeni işler yapamamak. Hiç konuşmamak,  yeni çıkmış bi şarkı ile kulağını dolduramamak…

Kendine aynı geliyor yüzün, sağda solda yansımış gölgen aynı, etkin aynı, sözcüklerin, duaların, bildiklerin, bilmediklerin, sevdiklerin aynı!… Bir standart beden kılıfın var, içine koyup kendini gitar gibi taşıyorsun. Tabii bir de umutsuzca kötü giden olaylar zincirinin esiri olma durumun var. Çaresizliğinin yansıdığı bir çehren, çıkmazların, sana geri dönen, adresi bulunamayanlar, içinde kalmalar felan…

Giydirilmiş barbi bebeklerin sıkılmışlığı var üzerimizde. Seçe seçe aldığımız nefesler, bakıp bakıp görememeler, hep hayal edip hiç harekete geçememeler!… Anlayamamalar, okuyamama, izleyememe, yatıp da kalamama, toptan bi yapamama var üzerimizde!…

Bak aynı kelimelere yuvaralanıp gidiyorum, kendimi onlara heba ediyorum. Konuyu kapatmıyorum da gittikçe gidiyorum. Aynı şarkılar kulağımda çalıyor aynı nehir aynı göz aynı hayal gözlerimde… Aynı bıkmışlık standartlardan, aynı kalmışlık ve aynı acılarla boğulmuşluklar!…

Aynı çevrenin içinde hep aynı insanların gözlerinde bulamayacağın, bulduklarını da kaybettiğin şeyler var… Business ilişkilerde arayamayacağın hassasiyetleri ısrarla aramalar, herkesin bir büyüğünden korktuğu için karmaşıklaşan ifadelerinde boğulmalar ve işte orada yine sevememeler, soğumalar, içinden cıkcıklamalar!…

Oysa hayatın sana sunduğu onca güzellik var. Senin bağışıklığını güçlendirmeye çalışırken seni çaktırmadan mücadele ettirdiği virüsler, mikroplar!… Hayatın içinde sana iyi bakmalar ve sanki yelkovanın ucu sana değecekken, bir adım öteden geçmeler, şimşeklerin kafandaki güzellik paratonerleri ile senden uzaklaşmaları, karakara bulutların seni koruduğu gerçekleri felan…

Ha gayret umut, işte böyle böyle filizleneceksin yeniden.

Yorum Yapın